Ateş & Ateş Göz Kliniği

Üveit hastasının merak ettikleri

Sept. 22, 2022, 8:42 a.m.
Categori

Sayın hastamız,

Bu broşür ile hastalığınız hakkında merak ettiğinizi düşündüğüm bazı sorularınıza yanıt vermeye çalışacağım.

Üveit hastalığı uzun süreli tekrarları olabilen doğru tanısı konulamazsa ve uygun tedavi edilemezse görme azalmalarına yol açabilen bir sağlık problemidir. Doktor ve hastasının yakın işbirliği gerekir. Birbirlerine güvenmeleri ve her şeyi karşılıklı konuşmaları önemlidir. Bu yakın işbirliği, hastalık atakları ile mücadele ve kalıcı hasarların önlenmesi açısından çok önemlidir.

Üveit nedenlerinden bazıları vücudunuzun diğer organlarını da tutabilir bu yüzden göz doktorunuz haricindeki branş doktorlarından da yardım alabiliriz. Yani sizinle oluşturduğumuz takımımıza diğer doktorlar da zaman zaman iştirak edeceklerdir.

Aşağıda yıllar içinde bana hastalarımın en sık sorduğu soruları yazdım ve yanıtlamaya çalıştım. Bu sorular haricinde aklınıza gelen diğer sorular hakkında konuşmaya her zaman hazır olduğumu bilmenizi isterim.

Saygılarım ile

Dr. Halil Ateş

Üvea dokusu gözün neresindedir?

Göz üç tabakadan oluşur. En dış tabaka skleradır ve gözümüzün beyaz kısmını oluşturur. En iç tabakada ise görme hücrelerinin bulunduğu retina tabakası vardır. Uvea bu iki tabaka arasında bulunur. Uvea damarlardan ve gözün savunma sistemlerinden yoğun bir tabakadır. İltihaplanmasına uveit denir. Üveit gelişen hastaların bir kısmında komşu dokularda da iltihabi reaksiyonlar gelişebilir. Retina tabakası tutulduysa retinit, sklera tabakası tutulduysa sklerit, göz boşluğunu dolduran jel kıvamındaki sıvı tabaka tutulduysa vitrit ve göz siniri tutulduysa nörit adlarını alır.

İnflamasyon nedir?

İnflamasyon, kelime olarak “ateşlenme” anlamına gelmektedir. İnflamasyon göz ve çevresindeki dokular dahil vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir. İnflamasyon hastalıklı veya incinmiş dokunun verdiği karakteristik cevaptır. İnflamatuar cevap, yabancı cismi veya mikrobu uzaklaştırmaya yönelik olup, dokularda daha ileri hasar oluşumunu önler.

İnflamasyonun dört belirtisi vardır. Bunlar; şişlik, kızarıklık, ısı artışı ve ağrıdır. Eliniz kesildiğinde veya yandığında muhtemelen bu belirtileri görmüşsünüzdür. Normal olan sağlıklı dokular bu inflamatuar süreç sırasında zarar görebilir. Buna “masum seyirci” hasarı denir. Bu hasarlanma göz çevresinde oluştuğunda etkilenen bölge (gözler, göz kapakları, sklera, iris, retina veya görme siniri) kırmızı, şiş ve hassas olur. Eğer gözdeki inflamasyon uzun sürerse (kronikleşirse) ve ciddi olursa, göz çevresindeki dokuları ve kan damarlarını da tahrip ederek görme kaybına yol açabilir.

İnflamasyonun gelişmesi sadece mikroplarla mı olur?

Hayır. İmmun sistem, vücudu yabancı etkenlere karşı korumak ve savunmak üzere geliştirilmiştir. İmmun sistemin işleyişi karmaşıktır ve çok çeşitli hücre türleri bu sistemde görev alır. Hücrelerden bazıları güvenlik bekçileri gibi görev yapar ve yabancı cisim saldırılarına karşı vücudu sürekli kollarlar. Saldırganı saptadıkları anda, onu yok etmek için harekete geçerler.

İnflamatuar göz hastalıklarının bazı tiplerinde, vücudun savunma sistemi yabancı konakçı ile kendi normal hücrelerini ayrıt etme yeteneğini kaybeder. Böylece gardiyan hücreler hafızalarını kaybederek yanlışlıkla kişinin kendi normal hücrelerini yabancı (antijen) olarak algılar ve onları yok etmek üzere harekete geçerler. İmmun sistemdeki bu düzensizlik otoimmunite olarak adlandırılır ve immun sistem kendi dokularına saldırır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Sonuç olarak otoimmunite kronik (uzun süre devam eden) bir inflamasyondur.

Otoimmunite sonucu gelişen üveitler nelerdir?

Otoimmun hastalıklar, immun cevabın vücudun kendi dokularına karşı yöneltildiği uzun süreli inflamasyon nedeniyle süregelen doku hasarı ile karakterizedir. Birçok otoimmun hastalık vardır. En bilindik olanı romotoid artrittir. Romotoid artritte işleyişi bozulan immun sistem eklemlere saldırır. Gözün çeşitli bölümlerini etkileyen birçok otoimmun hastalık vardır. İnflamatuar göz hastalığına neden olan otoimmun hastalıklar genellikle sistemiktir ve sadece gözü değil, vücuttaki çeşitli organları da etkilerler. Bu gibi hastalıklara verilebilecek örnekler arasında en yaygın görülenleri romotoid artit (RA), sistemik lupus eritematozus (SLE), poliarteritis nodoza (PAN), polikondrit, Wegener granülomatozu, skleroderma, Behçet hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalıkları (Crohn ve ülseratif kolit), sarkoidoz ve ankilozan spondilittir. Bununla birlikte, belirli otoimmun hastalıklarda göz tek başına ve özel olarak etkilenir. Bu hastalıklar; oküler skatrisiyel pemfigoid, Mooren’nın korneal ülseri, Birdshot korioretinopatisi ve Vogt-Koyanagi Harada sendromu gibi bazı özel üveit tipleri ve sempatik oftalmidir.

Uveit neden olur?

Uveitte yol açan 85’ten fazla neden bulunmaktadır. Bunlar infeksiyoz veya infeksiyoz olmayan, travmatik, ilacın neden olduğu veya malign (kanser) nedenlerdir. İnfeksiyöz nedenler arasında; bakteriler, parazitler, mantarlar, HIV ve kızamık gibi viruslar, sifiliz ve gonore gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, tuberküloz ve toksoplazmozis yer alır.

İnflamatuar göz hastalığına neden olan birçok infeksiyöz olmayan neden vardır. Bunlardan bir kısmını otoimmun hastalıklar oluşturur. Birçok otoimmun hastalık sistemiktir ve aynı zamanda gözün bir bölümünde inflamasyona neden olur. İnflamatuar göz hastalığı, gözde inflamasyonun bulunduğu bölgeye göre tanımlanır. Örneğin juvenil romotoid artritte (JRA) inflamasyon gözün ön kısmında görülür ve iritis veya ön üveit olarak adlandırılır. İnflamasyonun bulunduğu bölge, aynı zamanda inflamatuar göz hastalıkları tiplerinin ayırıcı tanısında göz doktoruna yol göstericidir.

İnflamatuar göz hastalığının diğer nedenleri idiyopatik olarak adlandırılır. İdiyopatik kaynağı belirsiz anlamına gelir ve tanısı diğer hastalıklar dışlandıktan sonra konulur. Bu inflamatuar hastalık tipinde, hastalığın seyrini izlemek amacıyla diğer tiplerde yapılan kan tetkiklerine gerek yoktur.

İlaç ve çeşitli tedaviler de inflamatuar göz hastalığına neden olabilirler. Bu tür ilaçlara örnekler; bifosfonatlar, cidofovir, rifabutin ve sülfanamidler veya topikal kortikosteroidler ve latanoprost’ tur. Aşılar ve dövmeler de inflamatuar göz hastalığına neden olabilirler. Akciğer, meme ve lenf bezi gibi bazı kanser tipleri inflamatuar göz hastalığa yol açabilirler.

Uveitte ne tür şikayetler olur?

İnflamasyon gözün herhangi bir bölümünü ve onu çevreleyen yapıları etkileyebilir. İnflamasyon belirtileri gözün etkilenen bölümüne göre değişir. Gözün arka kısmını tutan üveitlerde genelde şiddetli bir şikayet gelişmez, genellikle bulanık görme ve uçuşan cisimler görülebilir. Gözün ön tarafını tutan üveitlerde ise hasta oldukça rahatsızdır. Olası şikayetler şunlardır;

Ağrı
Kızarıklık
Uçan cisimler görme
Görmede azalma
Işığa hassasiyet

Uveit hangi yaşlarda ortaya çıkar?

Her yaşta görülebilir. En sık görüldüğü yaş grubu 25-45 yaş aralığıdır.

Çocukluk çağında üveit olur mu?

Evet. Üveitli hastaların %10’u 16 yaşın altındadır. Mikroplara bağlı olabileceği gibi otoimmun bir nedene bağlı da gelişebilmektedir. Özellikle 7 yaşın altında gelişenlerde hastalığa göz tembelliği de ekleneceği için görme kaybı daha fazla olmaktadır. Tedavilerin erken dönemde ve hızla görmenin düzelmesini sağlayacak şekilde yapılmalıdır.

Bu çağda en sık görülen üveit çeşitleri; Juvenil romatoid artrit, Toksoplazmosis, Toksokariasis, Sarkoidozis, Harada ve Behçet Hastalığıdır.

Uveit genetik geçiş gösteren bir hastalık mıdır?

Evet, bazı üveit tipleri ailesel geçiş gösterebilir. Özellikle otoimmun tiplerde dikkatli olmamız gerekir. Aile bireylerinden birinde üveit varsa belirli aralıklar ile muayene olunmasında veya yukarıda bahsedilen şikayetlerden biri veya birkaçı geliştiğinde acil göz doktoruna başvurulmasında yarar vardır. Mikroplara bağlı gelişen üveit tiplerinde ise bu tür bir risk söz konusu değildir.

  • Üveit atağının gelişmesi ile kadınlardaki adet döngüsü arasında bir ilişki var mı?

    Evet. Döngünün son günlerinde (25-29. gün) atak gelişme olasılığı diğer günlere göre daha fazladır. Bu yüzden tedavi kesilirken bu günlere dikkat etmek gerekir.

Hamilelikte atak olur mu, kullandığım ilaçlar bebeğe zarar verir mi?

Maalesef bu iki sorunun da cevabı evet. Hamile kalmayı düşünüyorsanız veya hamileyseniz tedaviniz ile ilgili sizinle uzun bir konuşma yapmamız gerekecek.

Doğum kontrol hapı kullanmam üveitimi tetikler mi?

Kesin olmamak ile birlikte bu sorunun da cevabı maalesef evet. Bu yüzden diğer korunma yöntemlerini önermekteyim.

Cinsel ilişkide bir kısıtlama yapmalı mıyım?

Üveitin ortaya çıkması veya şiddetlenmesi ile cinsel birleşme sıklığı arasında bir ilişki yoktur. Ancak bazı üveit tipleri cinsel organları da tutabilmektedir, ilgili branş doktoru ile temas kurmanızı öneririm.

Üveitli hastaların bilgisayarda çalışması sakıncalı mıdır?

Uzun süreli ekrana dikkatli bakmak göz kurumasına yol açacaktır, bu da üveit şikayetlerinizin artmasına neden olacaktır. Ayrıca göz bebeğinin hızlı hareketleri üveitli hastalarda ağrıya yol açabilmektedir. Bu yüzden atak halindeki hastaların uzun süre bilgisayar ekranına bakmamalarını önermekteyim.

Stres üveit atağına neden olur mu?

Bunu tam olarak bilmiyoruz. Stresli zamanlarda veya hemen sonra hastalığında alevlenme bildiren birçok hasta olsa da, bu sorunun cevabının verilebilmesi için bilimsel çalışmaların yapılması gerekir. Elimizde bunu ispatlayacak bilimsel kanıt olmasa da, biz çeşitli stres türlerinin inflamasyonun tetiklenmesinde rol oynayabileceğini düşünmekteyiz. Stresin kendisi hastalığın kaynağı değildir ancak stres immün sistemin çalışmasını etkileyerek inflamatuar hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırır.

Üveitli hastaların Kontakt lens takması sakıncalı mıdır?

Evet. Tedavi bölümünde anlatacağımız gibi üveit tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar vücudun mikroplara karşı direncini düşürmektedir. Kontakt lensin kendisine karşı veya takma-çıkartma işlemi sonucu kornea tabakasında gelişebilecek çizikler şiddetli enfeksiyonlara yol açabilir. Ayrıca üveit tedavisinde kullanılan ilaçlar veya üveite yol açan romatizmal hastalıklar gibi bazı durumlar gözyaşı kalitesini bozmaktadır, bu da kontakt lenslerin göz problemlerine yol açmasına neden olabilmektedir.

Üveitli hastaların lazer ile görme kusurlarını ortadan kaldıran ameliyatları olmasında bir sakınca var mı?

Evet var. Bu tür ameliyatlarda kornea dokusunda hastanın kırma kusuru cinsine bağlı (miyop, hipermetrop, astigmat) düzeltme işlemleri yapılmaktadır. Düzeltilen dokuların lazer cerrahisine beklenen uygun yanıtı vermesi gereklidir. Üveitli hastalarda ise bu yanıt farklılıklar gösterebilir ve hedeflenen numara düşüşüne erişilemeyebilir. Daha önemlisi kullanılan üveit ilaçlarına bağlı gözün savunma hücrelerin görevleri zayıflayabileceği için lazer cerrahisinden sonra gözün mikrop kapma olasılığı normal insanlara göre daha fazladır.

Yemeklerin üveit ile bir ilişkisi var mı?

Hayır. Ancak sigara kullanımı üveitinizi tetikleyebilir veya kötüleşmesine yol açabilir. Üveit tedaviniz sırasında kortizonlu ilaçlar kullanıyorsanız tuz ve hamurlu gıdaları kullanmamanızı öneririm.

Spor yapmanın bir sakıncası var mı?

Hayır yok. Ancak Üveit tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar kemik erimelerine yol açabilmektedir, bu yüzden spor yaparken kemik kırıklarından kaçınmanızı öneririm.

Gözlük kullanımı ile üveite yakalanma arasında bir ilişki var mıdır?

Hayır. Miyop, hipermetrop ve astigmatı olanların gözlük kullanmayanlar ile arasında üveite yakalanma olasılığı açısından bir fark yoktur.

Türkiyede en çok görülen üveit tipleri hangileridir?

Türk halkının genetik yapısı nedeni ile Behçet Hastalığı ve Romatizmal Üveitler en sık karşılaştığımız gruplardır. Paraziter bir üveit çeşidi olan Toksoplasmozis de Türkiye’de sık görülmektedir.

Üveit bulaşıcı mıdır?

Hayır. Ancak Tüberküloz gibi vücut enfeksiyonlarına bağlı gelişen üveitli hastalarda bu enfeksiyon diğer insanlara bulaşabilir ve bulaştığı kişide de üveit geliştirme olasılığı vardır.

Bir gözünde üveit olan hastanın diğer gözünde de üveit gelişebilir mi?

Evet. Hastalığın immunolojik yönünü yukarıda anlatmıştık. Bir dizi reaksiyon sonucu diğer gözde de benzer olaylar ile karşılaşabiliriz. Mikroplara bağlı gelişen üveitlerde bu oran hayli düşükken, otoümmin reaksiyonlara bağlı gelişen üveitlerde diğer gözün tutulma olasılığı daha yüksektir.

Her göz kızarıklığı ve ağrısı üveit lehine midir?

Hayır. Konjonktivit, glokom gibi başka nedenlere bağlı da olabilir. Doktorunuzun ayırıcı tanı yapması gerekir.

Üveit muayenesi nasıl yapılır?

Aslında genel göz muayenesinden ciddi bir farkı yoktur. Önce görmede azalma olup olmadığını saptamak için görme keskinliği muayenesi yapılır. Kolay bir muayene şeklidir. Hastaya görme eşelindeki harfler, sayılar veya şekiller okutularak yapılır.

Göz doktorlarının kullandığı bir mikroskop olan biomikroskop ile gözün hangi tabakalarının hastalıktan etkilendiği ve iltihap hücrelerinin varlığı araştırılır. Bazı üveit tiplerinde göz basıncı yükselmiş olabilir, bu nedenle biomikroskop muayenesi sırasında hastanın göz tansiyonuna bakılır. Gözün arka kısımlarının da hastalıktan etkilenip etkilenmediğini anlamak için göz bebeği bir ilaç ile büyütüldükten sonra özel luplar veya oftalmoskop ile retina koroid ve optik sinir tabakası incelenir.

Tanı koydurucu özel muayene yöntemleri var mıdır?

Evet. Tanı genellikle göz doktorunun yukarıda anlatılan muayenesi ile konulmasına rağmen tanıyı desteklemek ve üveitin tiplerini ayırt edebilmek için kan testleri ve vücudun çeşitli bölümlerinin filmlerinin çekilmesi gerekebilir. Göz filmi de bu tetkikler arasındadır. Tüm bu testlerin herhangi bir tehlikesi yoktur. Vücudun çeşitli dokularını da tutabilen üveit tiplerinde farklı branşlardaki doktorlardan yardım istenebilir. Üveitinizin tipinin belirlenmesinin yanı sıra tedavi protokolünün belirlenmesi için de diğer doktorlar ile yapılan konsültasyonun önemi büyüktür.

Ön Üveit nasıl seyreder?

Ön üveit aslında bir hastalık çeşidi değildir. Üveitin gözün ön kısmında (kornea ile lens arasında) yerleştiğini gösterir. hasta kızarık göz, ağrı, ışıktan rahatsızlık, bulanık görme ve göz yaşarması gibi şikayetler bildirir. Tedavisi en kolay ve en selim tip olmasına rağmen hastanın en çok şikayetinin olduğu üveit tipidir. Türkiye’de ön üveit yapan nedenler arasında en sık karşılaştıklarımız Behçet Hastalığı ve HLA-B27 grubu üveitlerdir. Bazen orta ve arka üveitler ile birlikte olabilir. Katarakt ve glokom yaratma olasılığı diğer gruplara nazaran daha fazladır.

Genellikle damla tedavisine iyi cevap verirler ve diğer yollardan ilaç alınmasına gerek kalmayabilir.

Orta Uveit (İntermediet uveit, Pars Planit) seyri nasıldır?
Hastanın şikayeti genelde uçuşan cisim görülmesidir. Kızarık göz ve ağrı nadirdir. Hasta olayı genelde geç fark eder. Türkiye’de bu grupta en sık Multibl Skleroz, sifiliz ve sarkoidoz etmenleri ile karşılaşıyoruz. Bazı tiplerinde görmeyi şiddetli azaltmadı ise ve sarı nokta tutulumu olmadı ise tedavisiz izlem önerilebilmektedir.

Arka Üveit nasıl seyreder?

Görme üzerinde en ciddi hasar yaratan gruptur. Retina, koroid, optik sinir ve vitrenin tutulduğunu tanımlayan bir terimdir. Türkiye’de Behçet Hastalığı ve Toksoplazmosis bu grupta en sık karşılaşılan etmenlerdir.

Behçet Hastalığı nedir?

Bir Türk dermatologu olan Dr Hulusi Behçet tarafından tanımlanan çeşitli organ tutulumlarının görüldüğü otoimmun hastalıktır. Göz bulgusu tekrarlayan uveittir. Gözün tüm katlarını tutabilir. Behçet hastalarının %70’inde göz tutulumu gözlenir, genellikle bir gözde başlayıp zamanla diğer göze de geçer. Göz haricindeki en yaygın bulgusu ağızda aft gelişmesidir. Ayrıca; deride sivilceler, ülserler, eklem rahatsızlıkları, damar hastalıkları, beyin ve sinir rahatsızlıkları, barsak hastalıkları gelişebilir.

Sarı noktanın tutulması ile görmede ciddi azalmaya yol açabilir. Arka uveit sıklıkla retina damarlarının vaskuliti (damar iltihaplanması) şeklinde seyreder. Başlangıçta muayene ile anlaşılamayabilir, bu yüzden ince retina damarlarının anjiografisi hastalığın tanısını koymada yararlı olur.

Sıklıkla 25-30 yaş grubunda ilk başlangıcını gösterir. 40’lı yaşlarda ve 16 yaşın altında da başlayabilir.

Yardımcı birçok test bulunmasına rağmen tanısı klinik muayene ile konulur. Diğer organ tutuluşlarının olup olmadığı mutlak araştırılmalıdır. Tedavisinde basamaklı üveit tedavi protokolü uygulanır. Hasta, doktor ve diğer branş doktorlarının koordinasyonu tedavinin başarısı için çok önemlidir.

Üveitli hastanın tedavisi nasıldır?

Tedavide amaç inflamasyonu ortadan kaldırarak vücudun daha fazla zarar görmesini önlemektir. Doku hasarı kalıcı görme kaybı ile sonuçlanmadan önce inflamasyonu durdurmak çok büyük önem taşır. İnflamasyonun ortadan kalkmasıyla ağrı, uçuşma şikayeti ve göz ile ilgili bulgular kaybolur. Tedavinin bir diğer amacı nükslerin steroid tedavisine uzun süre devam etmeden önlenmesidir. Bu amaca aşağıdaki basamaklı yaklaşım izlenerek ulaşılabilir. Uzun vadedeki amaç ise tüm ilaçlar kesildikten sonra da iyilik halinin devam etmesi yani remisiyonun sağlanmasıdır.

İnflamatuar göz hastalığı tedavisini kavramak için immun sistemin gözde değil, vücutta faaliyet gösterdiğini unutmamak gerekir. Nedenin saptanabildiği durumlarda, tedavi nedene yönelik yapılır. Enfeksiyon varlığında doktor antibiyotik reçete edecektir. Enfeksiyöz olmayan inflamasyonun tedavisinde ise basamaklı yaklaşım izlenir. Basamaklı yaklaşımın amacı immun sistemi modifiye ederek inflamasyonu ve göze olan uygunsuz saldırıyı durdurmaktır.

Üveit tedavisinde hangi aşamada ne yapıyoruz? (Basamaklı Üveit tedavisi)

Steroidler, ilaç tedavinin ilk basamağını oluşturur. Steroidler anti-inflamatuar etkili immunosüpresiv ilaçlardır. Steroidler damla, hap veya iğne şeklinde kullanılabilir. İlacın kullanım şekli inflamatuar göz hastalığının türüne ve ciddiyetine göre belirlenir.

Steroidler, akut (aniden ortaya çıkan) inflamasyonun hızlı bir şekilde bertaraf edilmesinde oldukça etkili ilaçlardır. Ancak uzun süreli kullanımlarında mide ülseri, osteoporoz (kemik erimesi), diyabet, katarakt, glokom, kardiyovasküler hastalıklar, kilo alımı, vücutta su tutulumu ve Cushing sendromu (aşırı şişmanlama) gibi istenmeyen yan etkileri vardır.

Steroid tedavisi kesildikten sonra inflamasyon tekrarlamaya devam ederse, tedavinin ikinci basamağına geçilir. İkinci basamakta yer alan ilaç grubu non-steroid anti inflamatuar ilaçlardır (NSAİİ). Bunlara örnek Naprosyn, Majezik, Aprol, Apranax ve Voltaren’ dir. Bu ilaçlar ile amaç inflamasyonun baskılanmasıdır. Ağız yolu ile NSAİİ alımında hastanın karaciğer ve böbrek fonksiyonları belirli aralıklarla kontrol edilmelidir. NSAİİ ile uzun süreli tedavinin gerektiği durumlarda, bazı NSAİİ türleri ile beraber mide ülserinden koruyucu ilaçlar da alınmalıdır.

Steroidli damlalar ne sıklıkta kullanılmalıdır?

Ön üveitin temel ilaçlarından olan steroidli damlalar üveitinizin şiddetine göre dozlandırılır. Şiddetli üveitte saat başı veya iki saatte bir damlatılması gerekir. Doktorunuz aksini söylemedikçe uyuduktan sonra kalkıp damla damlatmanız gerekmez. Örneğin gece 24’de yattıysanız saat sabah 8’e kadar damla damlatmayabilirsiniz. Arada geçen zaman için doktorunuz gerekli önlemi almıştır. Hastalığınızın akut dönemi geçtikten sonra da bir süre bu damlalara devam etmek gerekecektir. Bu türde en sık kullandığımız göz damlaları Pred-forte, Dexa-sine, Maxidex damlalarıdır. Damlanız bitse bile doktorunuzun tedavi programı sürüyorsa mutlaka yeni bir damla almanız gerekecektir. Program harici damla kesilmeleri istenmeyen yan etkilerin doğmasına yol açabilir.

Damla ilaçlar nasıl kullanılır?
İlaçların doğru ve zamanında kullanımı hastalığınızın ilerlemesini engelleyeceği gibi, ilaçlara bağlı yan etkilerden korunmanızı da sağlayacaktır. Lütfen aşağıda madde madde belirttiğim hususlara dikkat ediniz.

  1. İlacınızı damlatmaya başlamadan önce ellerinizi yıkayınız.
    2. Kullanacağınız tüm ilaçları önünüze koyunuz.
    3. Aynı saatte damlatmanız gereken iki veya daha fazla ilaç varsa önce harf sırasına göre küçük olanı damlatınız.
    4. Damlatacağınız şişenin kapağını açınız, kapağı ters çevirip masaya koyunuz.
    5. Başınızı hafifçe geriye kaydırınız.
    6. Alt göz kapağınızı hafifçe aşağıya çekiniz.

     

    7. Damladan bir damla gözünüze damlatınız. Yanma veya soğukluk hissettiyseniz damla isabet etmiştir, ikinci kez damlatmayınız.

    8. Gözünüzü kapayınız ve göz kapağınızın burun kökü köşesine bastırınız. Bu sayede damlanın genizinize akmasını önlemiş olursunuz ve damlanın yan etkilerini azaltırsınız.

    9. Birinci damlanın damlatılmasından 10 dakika sonra aynı saatte damlatmanız gereken ikinci bir damla var ise onu da yukarıdaki yolu izleyerek damlatabilirsiniz.
    Tüm damlalardan sonra gözde yanma, batma ve kızarma meydana gelir. Ancak bu şikâyetleriniz 1 saatten fazla sürüyor ise damla sizde alerjiye yol açmış olabilir. Lütfen beni arayınız.

İmmun sistemi yönlendiren (immunosupresif / immunomodülatör) ilaç tedavisine neden gerek vardır, tehlikeli mi?

NSAİİ kullanımına rağmen inflamasyon devam ederse bir sonraki basamak olan immunosupresif kemoterapi veya immunomodülatör tedaviye geçilir. Bu grupta yer alan ilaçlara örnek olarak Methotrexate, Imuran, Myfortic, Leukeran ve Sandimmun, Neural verilebilir. Bunlardan hangisinin seçileceği sizin vücut hastalıklarınızın olup olmadığına ve en az yan etkinin hangisinde olduğuna bakılarak karar verilir. Böyle bir tedavide çıkması muhtemel yan etkileri gözden kaçırmamak için hastanın özel kan testleri ile düzenli kontrol edilmesi gerekir. Birçok hastaya bu ilaçların kanser kemoterapisinde kullanılanlara yakın yüksek dozlarda verilmesi gerekmektedir. Bu yüksek dozlarda tüm yan etkilerin görülme sıklığı artmaktadır. Ancak immunomodülatör tedavi doktor tarafından doğru bir şekilde uygulandığında, inflamatuar göz hastalığı hastası normal görünür ve kendini iyi hisseder.

Biyolojik cevabı modifiye eden ilaçların kullanılması gerekebilir mi?

Evet. Yukarıda bahsettiğim basamaklı ilaç tedavisine rağmen istenen sonuca hala ulaşılamadıysa bu seçeneği denemekteyiz. “Biyolojikler” veya “biyolojik cevap modülatörleri” olarak adlandırılan bu ilaçlar, otoimmun hastalıklarda yeni bir tedavi seçeneğini oluştururlar. Biyolojikler immun sistemin belirli elemanlarına daha spesifiktirler ve bu nedenle immunumodülatör ajanlara göre yan etkileri daha azdır.
Enbrel, Humira, Remicade, Zenapax, Orencia, Rituximab ve İmmunoglobulin (IgG) bu ilaç grubundan bazı örneklerdir. Dirençli inflamasyonlarda biyolojikler immunumodulatörlere eklenerek tedavi agresivleştirilebilir. Bu yeni ilaç grubuyla çalışmalar devam etmekte ve hangi ilacın hangi inflamatuar hastalık tipinde daha etkili olduğu henüz bilinmemektedir. Bu yüzden bu ilaçların kullanımı için sizden “rıza” almak zorundayım.

Ön uveit tedavisinde göz bebekleri neden büyütülmektedir?

Göz bebeğini genişletici damlalar, inflamasyonun iriste olduğu durumlarda, ağrıya neden olan iris ve siliyer cisim kaslarındaki spazmı çözmek için verilir. Ayrıca lens ile irisin üveit esnasında birbirine yapışması da bu şekilde önlenmiş olur. Göz bebeğiniz büyük olduğu için ışıktan rahatsız olacaksınız ve yakın görmeniz bir miktar bozulacak, ilacın kesilmesi ile tüm bu sorunlar geçecektir, endişe etmeyiniz. Parlak ışığın neden olduğu hassasiyeti azaltmak için güneş gözlükleri önerilebilir.

Üveit tedavisi ne kadar sürer?

Tedavi süresi, kişiden kişiye değişiklik göstermekte ve bizzat hastalığın tipiyle ilişkilidir. Üveitin basit tiplerinde tedaviye birkaç gün içinde cevap alınır ve hastalık çoğunlukla tekrarlamaz. Görmeyi tehdit eden kronik (uzun süreli, tekrarlayıcı) hastalık tiplerinin tedavisi ise oldukça zordur ve hastalık genellikle nüks eder.
İmmunomodülatör tedavide hasta 4-6 haftada bir görülmelidir. Tedavinin süresi kişisel özellik gösterse de, temel olarak immunomodülatör ilaçlara en az 2 yıl süresince devam edilmelidir.
Tedavi süresince hastanın düzenli olarak kontrol muayeneleri yapılmalı, hastalık dursa bile hasta belli aralarla görülmeye devam edilmelidir.

Steroid kullanımına bağlı olası koplikasyonlar nelerdir?

Gözde katarakt ve glokom oluşturabileceğini baştan belirtelim, ayrıca vücudun çeşitli hastalıklarına da yol açabilir. Bunlar; ciddi enfeksiyonlara zemin hazırlar, kemik erimesine yol açar, şeker hastalığı geliştirebilir, kas erimesi yapabilir, mide ülserine yol açabilir ve hormon dengesini bozabilir. Uygun doz ve zamanda verilmesi, aralıklarla vücut muayenesinin yapılması gereklidir.

Azathioprine (Imuran) kullanan hastalardaki olası komplikasyonlar nelerdir?

Kanser riskini artırabilir, karaciğer ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. İlacı kullananlarda düzenli aralıklar ile bu organların fonksiyon testleri yapılmalıdır.

Cyclosporine (Neoral, Sandimmune) kullanan hastalarda olası komplikasyonlar nelerdir?

Böbrek ve karaciğer yetmezliği en önemli problemdir, sık aralıklarla fonksiyon testlerini yaptırmak gerekir. Ayrıca enfeksiyon ve lenfoma risklerini de artırır. Arterial hipertansiyonun geliştiği hastalar da bulunmaktadır. Üveit hastalığında kullanılan dozları diğer hastalıklara oranla düşük olduğu için bahsi geçen komplikasyonların gelişme olasılığı hayli düşüktür.

  • Üveitin cerrahi tedavisi var mıdır?

    Hayır. Ancak yol açtığı komplikayonları için cerrahi tedavi seçenekleri mevcuttur. Katarakt ameliyatı ya da saydamlığı bozulan vitrenin temizlendiği vitrektomi ameliyatı bunlara örnek olarak gösterilebilir.

Her üveit atağı tedavi edilmelimidir?

Hayır bazı özel durumlar vardır. Örneğin tüm tedavi kriterleri gerçekleşmemiş bazı orta üveit ve toksoplasmozis hastaları tedavi edilmeden sadece izlenebilir.

  • Üveite bağlı gelişebilecek göz komplikasyonları var mıdır?

    Evet. Üveitin tekrar yoğunluğu ve şiddeti bu komplikasyonlara yol açabilir. En sık görülen komplikasyonlar şunlardır;

Katarakt
Glokom
Vitrenin saydamlığının kaybolması
Retina dekolmanı
Sarı nokta hastalığı
Göz siniri kuruması

Uveitli hastanın katarakt ameliyatı özellikli midir?

Evet. Üveite bağlı katarakt tekrarlayan üveit ataklarına ve/veya üveit tedavisinde kullanılan kortizonlu ilaçlara bağlı gelişir. Genellikle göz bebeği ile kataraktlı lens arasında yapışıklıklar gelişmiştir. Bu hastalardan bir kısmı otoimmuniteyi düzenleyen ilaçlar kullandıkları için vücudun mikroplara karşı direnci düşüktür, katarakt ameliyatından sonra gözün mikrop kapma olasılığı daha fazladır.

Ana kural üveit atağı geçirmiş bir hastaya en az 3 ay cerrahi bir müdahale yapılmaması yönündedir. Ameliyat göz sakinken gerekli koruyucu ilaçlar verildikten sonra yapılır. Ameliyat sonrasında cerrahi strese bağlı üveit atağı geçirme olasılığı vardır. Bu yüzden gerekli ilaç tedavisi ameliyattan sonra bir süre daha devam ettirilmelidir.

Üveitli hastanın glokomu nasıl tedavi edilmeli?

Üveite ve/veya tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı göz içi basıncı yükselebilir. Glokom da üveit kadar görmeyi tehdit eden bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekir. Tedavisinde ilaç, laser ve cerrahi yolları kullanıyoruz. Glokomun ilaç tedavisinde birçok seçeneğimiz, farklı ilaç gruplarımız var, ancak bunlardan hipotansif yağları (prostoglandin analoglarını, örnek: Xalatan, Travatan, Lumigan ve bu ilaçların bulunduğu kombine ilaçları) üveitli glokom hastalarında kullanamıyoruz. Bu grup varolan üveiti tetikleyebiliyor ve/veya sarı nokta üzerine olumsuz etkiler gösterebiliyor. Lazer ve glokom ameliyatında da katarakt ameliyatında bahsettiğimiz olası nüks tehlikesi ve olası komplikasyonlar gelişebilir. Müdahale öncesi ve sonrası gerekli üveit tedavisinin uygulanması gerekir.

Oruç tutmanızda bir sakınca var mı?

Var. Üveit tedavisinde kullanılan ilaçlar vücudun su ve tuz dengesini değiştirmektedir. Açık sonucu istenmeyen durumlarla karşılaşma olasılığınız artar. Oruç tutmamanızı öneririm.

Cerez Metni
Kapat